Thursday, August 18, 2011
Girizgâh
Çok yazdım bir zamanlar, kendimi de çok yazdım, bir an geldi "yazmam artık" dedim. O yüzden temizledim her şeyi, başka türlü olacak yeni yazılanlar hem benden, hem de değil...
Beni başkalarından ayıran hafızam olmuştu hep... artık giderek güçsüzleşiyor sanki... o zaman unutmamak adına, aktarmak adına "Söz uçar, yazı kalır"ı benimseyip, yazmak gerek bilinenleri, okunanları, görülenleri, gezilenleri...
Ya da nafile bir seslenme arzusudur yazma eylemi, kim bilir!?
Geleceğe iz bırakmak, bilgini başkalarına iletmek mi yazmanın amacı, kendi kendini memnun etme arzusu değil mi biraz da? İnsan kendi için yazmaz mı öncelikle, kendine hatırlatmak için yazmaz mı?
Hem yaşamakla yazmak benzer değil midir? Yaşadıkça, boş bir kağıdı doldurmuyor muyuz kendi yazdıklarımızla, bazen çok yazarlı metinlerin parçası olmuyor muyuz? O nedenle yazmak eylemi de yaşamak eylemi kadar zor ama kolay, güzel ama kötü, eğlenceli ama iç sıkıcı, ancak hep deneyimlemeye değer...
Hafıza demişken not düşesim geldi; anı kelimesi, "an" kelimesinden geliyor, anılar hatırladığımız olaylar değil de hatırladığımız anlar aslında...
Subscribe to:
Comments (Atom)
